Tag Archives: düğme oyunları

Oyun Hamuru Oyunları-3

15 Nis

Bu aralar, sanırım 3 yaş bunalımından kaynaklı, çift kişilikli bir Barış var karşımda. Bir günü “annecim şunu yapabilir miyim? annecim bununla oynayabilir miyim?” vs.. şeklinde herşey için izin alan, güzelce uyuyan, akıllı uslu oynayan bir çocuk olarak geçiriyorsa, ertesi günü laf söz dinlemeyen, ortalığı dağıtan, uyumak istemeyen, uyumadıkça huysuzlaşan, çıldıran/çıldırtan, her şeye ağlayan/ağlatan bir çocuk olarak geçiriyor… Bir gün iyi bir gün kötü… 2 yaş sendromu bitti 3 yaş bunalımı çıktı şimdi de iyi mi… Ne sendromlu çocuklar doğurmuşuz anlamadım, anneme soruyorum bizim zamanımızda yoktu böyle sendrom mendrom diyor… Geçenlerde bir blog yazısında bu konu ile ilgili şöyle bir yorum gördüm: “buldumcuk anne babaların, hükela çocukları işte” 🙂 Gerçekten biz mi yapıyoruz acaba bu çocukları böyle, yoksa hepsi doğuştan mı arızalı çözemedim gitti 🙂

neyse işte, bugün tersinden kalkmamıştı Barış. Kahvaltı öncesi/sonrası baktım herşey yolunda, ağlama krizi, inatlaşmalar vs… yok… Uslu Barış günü bugün 🙂 Ne oynayalım dedim, seçenekleri saydım, oyun hamurunu seçti. Kurdum sofrayı; hamuru, merdaneyi ve düğmeleri getirdim. Pasta süsleyeceğiz dedim Barış’a, çok sevindi tabii… Aklımdaki oyun aslında aynısını yap tarzı bir oyundu. Önce ben düğmelerle kendi pastamı süsleyecektim, Barış da örneğe bakarak aynı süslemeyi kendi pastasına uygulayacaktı. Ama ben süslemeye başlayınca, Barış da benim yaptığımı eş zamanlı yapmaya başldı. Oyunun seyri değişti… Yeni oyunda büyük/küçük, renkler, sağ/sol, altında/üstünde kavramlarını bol bol kullanarak eş zamanlı olarak pasta süsledik. Örneğin: “sağ üst köşeye büyük kırmızı düğmeyi koyalım/kırmızı büyük düğmenin sağına küçük sarı düğmeyi koyalım vs…” dedim, düğmeyi bulup, koyacağımız yeri belirleyip süsledik pastayı.  Pastayı pişirmeden olur mu, hani fırınımız diye tutturdu. Legolardan fırın yaptık, attık pastayı fırına. Kapağı düşünmedim tabii, kapaksız fırın olur mu hiç, hemen uyduruktan bir de kapak yaptık… İlk pastalar pişerken daha büyük olan 2. pastaya başladık. Aynı mantık ile pastayı süsledik. İlk pastayı çıkarıp ikincileri fırına atarken bir de ne görelim, birinciler pişmemiş daha (niyeyse pişmediklerine kanaat getirdi pasta uzmanı Barış Bey 🙂 ) Bu sefer dört pastayı üst üste koyup attık fırına. İkinci pastalar fırına sığmadı, baktım ağlama krizine girmek üzere, hemmen fırını büyütüp olaya el koydum, ağlama sızlama olmadan attık pastaları fırına 🙂 aktivite yapmak da ayrı dert 3 yaş bunalımlı bir çocukla 🙂
blog166

blog167

Biraz bekledik, pasta uzmanı Barış bey fırının kapağını açıp pastaları inceledi ve piştiğine kanaat getirince çıkardık pastaları fırından 🙂 Bu sefer nasıl yiyecez sorunu baş gösterdi. Oyuncak çekmecesini açıp tabak olabilecek birşey aradı, mutfaktan tabak getirelim dedim kabul etmedi, oyuncak birşeyler tabak olacakmış, yaratıcılığını göstermek istedi herhal 🙂 İşe yarar birşey bulamadı, daha önceki pipet oyunumuzdan kalma pipetleri buldum ben de bakınırken, bunlar çatal olsun dedim, tamam dedi. O aranırken ben de öylesine pipetleri kalan oyun hamuruna saplamaya başladım. Pipeti sapladıktan sonra uç kısmına bastırınca oyun hamuru hop diye atladı masaya. baktım zevkli bir iş, bırak dedim tabak aramayı gel makarna yapalım 🙂 Pipetleri hamura saplayıp uç kısmı sıkarak minik makarnalar yaptık. dayanamadı gitti mutfaktan çay tabağı getirdi, makarnaları ona doldurdu da öyle yedik makarnaları 🙂 Acayip bir tabak takıntısı var Barışta, yesin diye bir fındık versem “elime değil tabağa koy” diyor, bir fındığı bile tabakta sunuyoruz paşazadeye, elden almıyor 🙂 Pipetli oyunu tavsiye ederim, pipetten hamuru çıkarmak minik parmakları güçlendirmek için değişik bir oyun oldu…

blog168

Oyun Hamurundan Tren Tasarımımız

9 Kas

Salı akşamı yaptık oyun hamurundan trenimizi. Trenin yapımı bana süslemesi Barış’a ait. Treni yaptıktan sonra düğmeleri  döktüm önüne, istediği gibi süsledi. Düğme kutusunun içinde 2 tane misket buldu, onları da taktı trenine. Sonra sayı çubuklarını istedi süslemek için. Onları da verdim. Sayı çubuklarını batırınca ortaya çıkan dikenli treni sevmedi, fotoğraf çekmeme de izin vermedi 🙂 Beğenmediği için çubukları söktü trenden, bu kez de tren üzerinde kalan delik izlerine sinirlendi ve bozdu treni 🙂
Dün akşam yine oyun hamurundan tren yaptırdı bana.  3 tane vagonu olan minicik bir tren yaptım. Çok küçük yaptığım için tekerlekleri düştü, yapışsın diye bastırınca içeri gömüldü falan derken bizimkini bir ağlama krizi aldı.  Hala hasta, çok huysuz, ağlayacak bahane ararken trenin tekerlekleri bahane oldu ona. Sakinleşince özür diledi ağladığı için, bir daha yapmacakmış sözde 🙂

Günlük Yaşam Aktiviteleri-3: Giyinme Panosu

8 Ağu

Barış’ın el becerileri zayıf, hiç sıkıntıya gelemiyor zora düştü mü hemen “anneee sen yapp” diyor. Kendi kendime giyineyim, soyunayım, düğmemi açıp kapayayım, fermuarımı çekmeye çalışayım diye dertleri yok hiç. Belki ilgisini çeker de biraz düğme ilikleme, çıt çıt/fermuar açıp kapama becerileri artar diye düşünerek yabancı bloglarda sıklıkla gördüğüm bu panoyu yaptım. Yabancı bloglarda sadece düğme için yapılmışları vardı ben fermuar ve çıt çıtta ekledim panoya. Dün gece sahura kadar oturup bu panoyla uğraştım. Her düğme için aynı renkte keçeden geometrik şekiller kestim, ilik yerleri açtım. Üçgen, daire, dikdörtgen ve kareyi ikişer tane yaparken elipsi tek bıraktım. Hazırladığım keceyi raptiyelerle mantar panoya sabitledim.

Sabah salona girince koltuğun üzerine yerleştirdiğim panoyu gördü hemen, “aaaa yeni oyuncakkk” diye bağırarak koştu ne olduğunu anlamaya çalıştı. Düğmelerden birini nasıl çıkartıp takacağını ve çıtçıtı nasıl açıp kapayacağını gösterdim. Birkaç tanesini beraber yaptık, sonra düğmeleri ilikli halde ona sunup kendi haline bıraktım. Şekilleri çıkarmakta bir sorun yaşamadık. Düğmeleri iliklerken ben böyle birşey söylemediğim halde renkleri eşleştirerek ilikledi düğmeleri, hoşuma gitti.Büyük düğmelerde sorun yaşamadık amaküçük düğmeleri iliklemekte zorlandı, zorlandıkça da sıkıldı. Düğmeler bittikten sonra fermuara geçtik. Barış oynarken farkettim ki evdeki fermuarı kullanmak yerine tuhafiyeden büyük tutma yerli bir fermuar almam daha uygun olurmuş, zorlandı açıp kaparken. Çıt çıt en zoruydu, onu da yapmaya çalıştı elinden geldiğince. Hepsini yaptıktan sonra panosunu incelemeye başladı, renkleri ve şekilleri söyledi kendi kendine “bu pembe kare bu mavi kare, bu sarı üçgen bu mor üçgen” şeklinde. Sıra elipse gelince “anne elipsten bi tana daha yoook” dedi ; ki tam da dikkat etmesini istediğim şeydi bu ve ben söylemeden kendi kendine oynarken yaptı bunun hesabını.

İnce motor becerilerini arttırmaya yönelik ve ayrıca “Montessori giyinme çerçevesine” de bir alternatif olarak güzel bir panomuz oldu kısaca 🙂

Düğmelerle Oyunlar

19 Tem

Barış düğmelerle oynamayı çok seviyor. Annemin taaa bizim çocukluğumuzdan kalma bir düğme kutusu var, her gittiğimizde o kutunun içindeki düğmeleri döküp oynuyoruz onlarla. Kah renklerine göre ayırıyorz, kah kamyona doldurup boşaltıyoruz… Evde ne zamandır düğmelerle oynamamıştık, bu sabah düğmelerle oynayalım mı diye sordum Barış’a “oleyyy” şeklinde bir sevinç çığlığıyla cevabımı aldım 🙂 Neredeyse 5 aydır sıkılmadan oynadığımız oyun hamuru üzerinde düğme sınıflandırma oyunumuzu oynadık önce . Oyun hamurunu merdane ile açtım, sol tarafa küçük düğmelerden sağ tarafa büyük düğmelerden birer örnek koydum. Kalan düğmeleri yerlerine yerleştirmesini istedim. “Anne baaak bebek kırmızıların arkadaşlarını koydumm, anne baaak büyük pembelerin arkadaşlarını koydum yanlarına” şeklindeki cümleleri her bir düğme için bıkmadan söyleyerek  düğmeleri yerlerine yerleştirdi.

Düğmeleri yerleştirdikten sonra “anne gemi yapıp düğmeleri gemiye bindirelim” dedi (yine daha önceden oynadığımız bir oyundu bu). Minik gemilerimizi yapıp düğmelerimizi gemiye bindirdik.

Gemilerinden inen düğmelerle rengarenk bir tırtıl yaptık… Yaptığımız bu tırtılı Barış yola benzetti ve en sevdiği arabasını kaptığı gibi tırtıl yolun üzerinde sürmeye başladı 🙂 Birkaç tur sürdükten sonra arabasını kırmızı düğmelerin önün park etti ve “anne baak kırmızı arabayı kırmızların önüne park ettim” dedi. Buradan hareketle hemen minik arabalarımızı toparladım, en baştaki düğmeleri de yeşil düğmelerle değiştirerek bir de renge göre park etmece oynadık. Pembe, kahverengi ve  turuncu araba bulamadığımız için onların park yerleri boş kaldı 🙂